"Hayal gücünüz böyle bir devleti tasarlamaya yetmiyor ya da yanlış tasarlıyor onu. Ben Utopia'da beş yıl yaşadım ve bu yeni dünyayı eskisine haber vermek için geldim. Siz de oraya gitmiş, orada nasıl yaşadığını görmüş olsaydınız, dünyanın hiçbir yerinde daha düzenli bir yer olmadığını söylerdiniz benim gibi" (s. 36)
Utopia, tüm insanlığın bilmesi, duyması, deneyimlemesi, ve bir sonraki nesle aktarması gereken, içinde iyi insanların mutlu bir şekilde yaşamlarını geçirdiği, ideal yaşam alanı olan adanın adıdır. Bu ada da kitaba ismini vermiş ve literatüre şahane bir terim kazandırmıştır.
"Utopia" kelimesi, Thomas More tarafından, Yunanca "ou", yok, ve "topos", yer, kelimelerinin birleşiminden türetilmiştir. Ancak 'gerçekleşmesi mümkün olmayan' olarak kelimeyi olumsuzluğuyla almak yerine, Yunanca "ou" ekini "eu" olarak evirdiğimizde ise anlamı "iyi" kelimesine denk gelen sihirli bir kelimedir.
Ben "Utopia" ile filoloji okurken tanıştım ve Utopia'da fiziken değil belki ama hayallerimde beş yıl yaşadım. Sonra da artık kendi ütopyamı kurmamın vaktidir dedim ve ÜtopÇa'yı tasarladım.
Portekiz'li gezgin Raphael Hythloday'in yukarda dediği gibi, hayal gücünüz Utopia gibi bir devlet tasarlamaya yetmeyebilir ama hayata dair toplumun ve zamanın yaratmış olduğu tabulardan ve yargılardan sıyrılıp ona bir "vira!" diyebilirseniz, bu kitabı okurken gidemeyeceğiniz mutlu ve iyi bir yer yoktur diyebilirim.
Evet, Utopia benim için öyle bir kitap ki hayatıma yön verdi, geleceğimi şekillendirdi ve bu platformu kurmamı sağladı.
Peki nedir Utopia'yı bu kadar özel kılan?
Adı 8. Henry gibi bir garabetin gölgesinde bırakılan, oysaki Batı'nın ilk sosyalisti ünvanını alan bir adamın eseridir Utopia. On altıncı yüzyılda tüm Avrupa'yı etkileyip, Rönesans ve hümanizme yön veren devlet adamı, ütopyaların babası, hayalperest yazar, Thomas More'un yeni ve mutlu dünyasıdır.
More öyle bir adamdı ki idealleri ve inandıkları uğruna, kraliyette saygın bir yeri olmasına karşılık ölüm cezasına çarptırıldı. Ancak Pisagor, Galileo, Socrates, Bruno gibi inançlarıyla ölüme meydan okuyup düşüncesiyle var olmaya devam etti.
"Kimi idealler; o denli değerlidir ki, o yolda yenilmek bile zafer sayılır" (Baudelaire)
Utopia, ortaçağda ortaya çıkmış bir yazın olmasına rağmen, rönesansın tüm özelliklerini içinde barındırdığından ve geleceğe yön verdiğinden bir baş yapıt olarak anılır. Ortaçağ Hıristiyan inancı, insanların doğuştan günahkar olduklarına üzerine basa basa her yerde haykırırken, Utopia bunun tam tersini idda ederek, insanların iyi olarak yaratıldıklarına ve iyi oluşturulmuş bir toplumsal düzenle kusursuzluğa erişebilecekleri tezini savunur. Utopia, öyle zamanının ötesinde bir metindir ki, herkesin dini baskı altında olduğu ve bu dünyada atılan her adımın öteki dünyada bir karşılığı olduğu anlayışına inat, hakiki cennet ve cehennemin ancak ve ancak yeryüzünde yaşanabileceğini üstüne basa basa dile getirir.
Kitap, 1518 yılında iki bölüm olarak tamamlanmıştır. İlk bölümünde, o zamanların trend girişlerinden biri olan, gezginler arasında gidilen ve görülen yerler ile ilgili bir söyleşi başlar ve Avrupa'nın leşliği gözler önüne serilir ki ikinci bölümde Utopia'lıların kıyafetlerine, yiyeceklerine, yapı malzemelerine, diline, dinine, kültürüne kadar incik cincik anlatılan Utopia'nın ne kadar da ütopik bir yer olduğu öne çıksın.
"Çalışırken deri ya da post giyerler ve bu giysi yedi yıl dayanır. Sokağa çıkınca, kaba iş elbiselerini saklayan bir pelerin giyerler. Bu pelerinin rengi yünün kendi rengidir ve bütün adada aynıdır. ... Keten olsun, yün olsun, dokumanın inceliğine bakmaz, temizlik ve beyazlık ararlar" (s. 49)
Utopia, sosyalist düzeni yücelten önce birey sonra toplum olabilme durumunu iyicilliğiyle resmeden bir yazındır. Ancak düzenin ütopikliğinin vermiş olduğu yetkiyle kitapta oldukça fazla çelişki bulunmaktadır. Sosyal düzeni benimseyen Utopialılar, aslında Kral Utopus denen bir aristokratın dahiyane fikriyle, ana karadandan sıktı sıyrılmış bir yarım adadan, bağlantısını kopararak dışardan gelen yabancılara çok da sıcak bakmayan adalığa terfi ettirilmiştir.
İçinde pek çok ikilem barındırmasına rağmen, insanlığa verdiği umut ve geleceğe çizdiği iyi imajla hala adından söz ettiren Utopia, herkesin kütüphanesinde bulundurması gereken ve umutsuzluğa düştüğü her an eline alıp tekrar tekrar okunması gereken bir metindir. Hasan Ali Yücel Klasikler Dizisi'ni ayrıca öneririm çünkü Sebahattin Eyüboğlu, Vedat Günyol ve Mina Urgan gibi Türk Edebiyatı'na büyük katkı sağlamış isimlerin çevirisi ve inceleme yazıları da Utopia'nın değerini pekiştiriyor.
"Utopia'da toplum kurumlarının amacı, her şeyden önce halkın ve bireyin ihtiyaçlarını gidermek, sonra herkese bedenin köleliğinden kurtulmak, düşüncesini özgürce işletmek, kafa yetilerini bilimler ve sanatlarla geliştirmek için mümkün olduğu kadar vakit bırakmaktır. Utopialılar için gerçek mutluluk işte bu düşünce gelişmesinin ta kendisidir" (s.50).
Son olarak "Toplumperest" yazımda detaylıca anlattığım Refikler Çiftliği'ndeki düzenle, Utopia'daki düzenin benzerliğine dikkat çekmek isterim. Şayet siz de benzer ögeleri ve motifleri yakaladığınız toplumlar veya topluluklarla, hayatınızın bir döneminde birlikte yaşamayı deneyimlediyseniz, sizi de ÜtopÇa bahçemize gezginlerimiz arasında görüp, deneyimlerinizi paylaşmanızdan büyük keyif duyarız efenim.
İyicil okumalar...
Kitap Adı: Utopia
Yazar(lar): Thomas More
Çevirmen: Sabahattin Eyüpoğlu / Vedat Günyol / Mina Urgan
Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Yayın Yılı: 2013
Sayfa Sayısı: 250
Kitabı Satın Almak İçin:
Tavsiye Edilen Okumalar:
İngiliz Dili ve Edebiyatı-Literary Research Methods Dersi-Araştırma Yazım; https://drive.google.com/file/d/1hb5QvUpqAJ8kXuDzz8N5OMYycZs8DT9X/view?usp=sharing
http://www.milliyetsanat.com/yazar-detay/orhan-tuleylioglu/utopia-adasindaki-kitaplar/3346