SÄąnÄąfÄąmda uyguladÄąÄÄąm methodlar, çocuklarÄąn hevesli tutumlarÄą, ĂśÄrenme sĂźreçlerindeki gĂśzle gĂśrĂźlĂźr ilerleme ve velilerden aldÄąÄÄąm geri bildirimler, mĂźzik ve dil ĂśÄrenimi arasÄąndaki iliĹki konusunda araĹtÄąrma yapmam ve ĂtopĂa'ya yazÄą çĹkarmam konusunda beni kamçĹladÄą.
MĂźziÄin, literatĂźrde Ăśyle kapsayÄącÄą bir kullanÄąmÄą var ki dil ĂśÄrenimini desteklemesi de ĹaĹÄąrtÄącÄą deÄil aslÄąnda. Bunun nedeni ise mĂźziÄin ve dilin insanlarÄąn birbirleriyle olan iletiĹimlerinde ve hatta kendilerini ifade etmelerinde ortak bir zeminde buluĹmalarÄądÄąr.
Bir bebek, bir mĂźzik notasÄąyla, bir kelimeyi yani ĹarkÄą sĂśylemekle bir insanÄąn konuĹmasÄąnÄą aynÄą Ĺekilde duymaya ve sesleri aynÄą Ĺekilde Ăźretmeye baĹlÄąyor. Erken yaĹlarda beynin, mĂźziÄe ve dile birbirinden ayrÄą parçalar olarak bakmamasÄą gibi dili, mĂźziÄin çok Ăśzel bir parçasÄą olarak algÄąlÄąyor. Bir iletiĹim formu olan konuĹma durumumuzun ise asÄąl geliĹimimizden ve mĂźziÄi kullanma biçimimizden evrildiÄini savunanlar da var. Bu da beynimizdeki mĂźzikle ve dille iliĹkili nĂśral baÄlarÄąn Ăźst Ăźste bindiÄini ve mĂźzikle haĹÄąr neĹir olan bir çocuÄun neden herhangi bir dilin, dil bilgisinde, kelimelerinde ve kelimelerin telaffuzunda daha iyi olduÄunu açĹklÄąyor.
Yedi yaĹÄąndan Ăśnce mĂźzik eÄitimine baĹlayan çocuklarÄąn, daha bĂźyĂźk bir kelime daÄarcÄąÄÄąna, daha yĂźksek sĂśzlĂź IQ(Intelligence Quotient:BiliĹsel Zeka)'ya ve daha iyi bir dil bilgisi algÄąsÄąna sahip olduÄu kanÄątlanmÄąĹtÄąr. Bu sonucu, Guardian kĂśĹe yazarÄą, Liisa Henriksson-Macaulay'Äąn ĂśrneÄi de temellendirmektedir.
"DoÄduÄum Ăźlke olan Finladiya'da ortalama bir vatandaŠßç ya da beĹ farklÄą dili birden konuĹabilmektedir- sonuçta kimse bizim karmaĹÄąk ana dilimizi anlamÄąyor. Ama Finlandiya'daki bebeklerin ĹarkÄą ve oyunlarla edindikleri temel mĂźzik becerilerini, kendimize ĂśzgĂź erken yaĹtaki mĂźzik eÄitimi geleneÄinin, Finli'lerin yabancÄą dillerdeki akÄącÄąlÄąÄÄąnÄą etkilemiĹ olmasÄą oldukça muhtemeldir."
Yine son zamanlarda dokuz yaĹ ve altÄąndaki çocuklarla yapÄąlan bir çalÄąĹmada, sadece bir saatlik mĂźzik eÄitimi alan çocuklarÄąn, farklÄą aktiviteler yapan arkadaĹlarÄąna kÄąyasla, yabancÄą dillerdeki telaffuz ve dil bilgisinde daha yĂźksek yeterlilikleri olduÄu sonucuna varÄąlmÄąĹtÄąr.
MĂźzik, kĂźltĂźrel ve sanatsal bir oluĹum gibi gĂśrĂźlebilir ancak son yÄąllarda biliĹsel nĂśrobilim alanÄąnda da sÄąkça
karĹÄąmÄąza çĹkmaktadÄąr. MĂźzik, beynimizin iĹitsel bĂślgesinin yer aldÄąÄÄą saÄ beyindeki aktivasyonlarÄą uyarÄąr. Bu da ĂśÄrenme ve hafÄąza; beynin esnekliÄi; algÄąsal iĹlemler; ve ayna nĂśron sistemini devreye sokar. BĂśylece belirli sesler ve mĂźzik notalarÄą gibi gĂśrsel ĂśrĂźntĂźler sĂźrekli olarak ĂśÄrenme sĂźrecimiz boyunca, deÄiĹik algÄąlarÄą içine alarak bize geri bildirimlerde bulunur.
Dil gibi, mĂźzik de hiyerarĹik olarak yapÄąlandÄąrÄąlmÄąĹtÄąr. Diziler halinde dĂźzenlenmiĹ deÄiĹik algÄąlara hizmet eder. BĂśylece mĂźzik ve dil, karmaĹÄąk ses iĹlemenin altÄąnda yatan beyin mekanizmalarÄąnÄąn çalÄąĹmasÄąnda birbirlerini tamamlayÄącÄą bir iĹlev gĂśrĂźr. Bu yĂźzden de mĂźzik ve enstrĂźmanlar eÄitimde Ăźmit vaadeden yĂśnerge araçlarÄą olarak kullanÄąlmaktadÄąr; Mozart Etkisi, Orff Schulwerk, Dalcroze Metod'u, Gordon'nun MĂźzik ĂÄrenme Teorisi popĂźler mĂźziksel eÄitim yaklaĹÄąmlarÄądÄąr.
MĂźzik ve dil iliĹkisi sadece dokuz yaĹ altÄąndaki çocuklara ĂśzgĂź deÄil elbetteki. MĂźziÄin dil Ăźzerine olan etkisi yetiĹkinlerde de gĂśrmek oldukça mĂźmkĂźn:
Posies ve REM'deki çalÄąĹmalarÄą ile tanÄąnan AmerikalÄą ĹarkÄącÄą-sĂśz yazarÄą Ken Stringfellow'u, mĂźziÄin yabancÄą dil ĂśÄrenme yeteneÄi Ăźzerindeki etkisinin bir ĂśrneÄi olarak ele alabiliriz. Ken, on yÄąl Ăśnce, otuzlu yaĹlarÄąndayken FransÄąz bir kadÄąnla evlendi ve kendine tamamen yabancÄą yeni bir dille tanÄąĹtÄą ve onu bir çĹrpÄąda ĂśÄrenebildi. Okulda 12 sene boyunca FransÄązca eÄitim gĂśren ya da bizim gibi 12 yÄąl boyunca ilkokulda Ä°ngilizce eÄitimi alÄąp da tek kelime konuĹamayan yetiĹkinlerin yanÄąnda hiç bir eÄitim geçmiĹi olmayan Ken'in bu kadar çabuk ve geç yaĹta yepyeni bir dili ĂśÄrenebilmesi oldukça ĹaĹÄąrtÄącÄą gelebilir. Ancak bebekliÄinden beri kendini mĂźziÄe adamĹŠolan Ken'in beyninin yetiĹkinlikte yeni bir dili ĂśÄrenirken gerekli olan sĂśz dizilimi, anlam bilgisi ve telaffuz konusunda beyin kapasitesini oldukça arttÄąrdÄąÄÄą aĹikar.
SĂśzĂźn ĂśzĂź, mĂźziÄi hayatÄąnÄązÄąn içine yedirebildiÄiniz kadar yedirin. ĹarkÄą dinleyin, ĹarkÄą sĂśyleyin, "kÄąrk yaĹÄąndan sonra olucak iĹ mi?" demeden bir enstrĂźman çalmayÄą ĂśÄrenin; kendinizi zorlayÄąn ve hayatÄąnÄąza yenilikler katÄąn. Tek bir Ĺeye kalkÄąĹtÄąÄÄąnÄąza hayatÄąnÄązda ne kadar çok Ĺeyi deÄiĹtirdiÄinize siz bile inanamayacaksÄąnÄąz. EÄer bir çocuÄunuz varsa ya da çevrenizde herhangi bir çocuk varsa onu mĂźziÄe boÄun, onunla dans edin, ĹarkÄąnÄąn sĂśzlerini tartÄąĹÄąn, baÄÄąra baÄÄąra ya da yĂźreÄinizle ama yanlĹŠama doÄru ĹarkÄąyÄą hissedin.
SÄąnÄąf içi çalÄąĹmalar için aĹaÄÄądaki linklere gĂśz atabilirsiniz:
1. SÄąnÄąf'ta piyano eÄitimi alÄąp haftalÄąk yalnÄązca on saatlik Ä°ngilizce eÄitimi alan ĂśÄrencim:
1 . sÄąnÄąflar için "food names" çalÄąĹmasÄą
1 . sÄąnÄąflarla "prepositions" çalÄąĹmasÄą:
Kaynakça: